Bu haftanın e-postası buram buram kültür dolu. Dikkatli okumanızı tavsiye ederim.
36 saatlik gecikme için lütfen kusura bakmayın öncelikle, Çarşamba ve Perşembe günü İstanbul'da çok yoğun bir programın içindeydim. Özensiz bir e-posta göndereceğime beklemeyi seçtim.
Geçen haftaki e-posta'dan aldığım geri bildirimler neredeyse hep aynı konu üzerineydi: al-sat yapmak, amatör bir yatırımcıyı aşırı güvene sevk ediyor. Anladığım kadarı ile bu e-posta listesinin takipçilerinin genelinin duymak istediği şey oldu disiplin konusu. Dolayısıyla Playbook'u önümüzdeki haftalarda geliştirmek üzere bir kenara not alıyorum.
Aynı zamanda al-sat yapmanın fizyolojik etkileri üzerine daha fazla araştırma yapmam gerekiyor bence, gördüğüm kadarıyla hiç kimse bu konuyu konuşmuyor ama buradaki gündelik etkiler, birçok şeyi etkiliyor. Peki, başlık neden Eşitsizliğin Bedeli?
Eşitsizliğin Bedeli'ni bu hafta ikinci defa okuyorum; içeriği yüklü bir kitap olduğundan dolayı anlamaya ihtiyaç duyuyorum. Konu şu: ’
distribution of wealth‘, yani gelir dağılımı. Bölümlerden birinde, basitçe şunu söylüyor Stiglitz:
devlet, ek vergiler ve yaptırımlar ile büyük şirketlerden ve zenginlerden görece boyutta vergi alıp, geliri düşük ailelere iş ve sosyal devletin gereksinimleri yönlerinden paylaştırmakla yükümlüdür; ancak bugün gerçekte olan bunun tam olarak tersi.
Bu teze göre Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg her geçen gün daha zengin olmaya devam ederken Facebook'da çalışan bir tasarımcı görece fakirleşir; çünkü sistem vergilendirme ve birçok farklı yöntemle bunun olmasını motive ediyor.
Stiglitz'in tezini aklımızda tutalım şimdilik.
Sizi düşünmeye sevk etmek istediğim ikinci konu ise neden bazı yatırımcıların işleri diğerlerine göre daha iyi gidiyor?
Uzun bir girişten sonra bu iki sorunun ekseninde detaylara ve benim fikirlerime geçeyim: