Şimdi net bir şekilde söyleyelim. Devletlerin vatandaşları arasında ayrım gözetmemesi ve her bir vatandaşına eşit haklar sağlaması ve özgürlüklerini koruması gerekir. LGBTİ+ bireylerin haklarını korumak ve kollamak, insan haklarını korumak ve kollamaktır. Başka türlüsü düşünülemez. Yani, LGBTİ+ bireylerin haklarını savunmak için ek bir argümana gerek yok. Bu konunun aması şusu busu olamaz.
Bunu söyledim ama biliyorsunuz, kamu otoritesi ve siyasetçiler “iktisadi büyüme”, “milli gelir” falan demeyince söylenenleri pek dinlemiyor. Bu sebeple, konuya bir de bu açıdan yaklaşmakta fayda var. Birincisi, Türkiye'nin geleceği ve kalkınması için AB ile ilişkileri aşırı derecede önemli. Bu ilişkiler açısından da Türkiye'nin LGBTİ+ bireylerin hakları konusunda ciddi bir ilerleme kaydetmesi şart. Konunun önemini anlamak için, geçen hafta çıkan başka bir habere bakmak yeterli. AB, LGBTİ+ bireylere karşı politikaları nedeniyle sadece Türkiye'yi uyarmıyor. Mesela, AB ile Macaristan arasında da bir kriz var. Krizin konusu Macaristan'ın çıkardığı anti-LGBTİ yasa. AB komisyonu, bu yasa nedeniyle Macaristan'a yaptırım
uygulayabilir. Hollanda Başbakanı da “Macaristan'ın böyle bir yasayla Avrupa'da yeri yok”
dedi. Özetle, Türkiye, Avrupa Birliği'ne girmeyi falan ciddi ciddi düşünüyorsa, gökkuşağı haritasındaki yerini düzeltmeli ve LGBTİ+ bireylere de toplumun diğer bireyleri gibi davranmalı.
İkincisi, kapsayıcı kurumların kalkınma için önemini artık göbek adımız gibi biliyoruz. Daron hoca sağolsun, siyasetçiler de konuyu öğrenmek durumunda kaldılar. Siyasal kurumların kapsayıcı olabilmesi için, toplumdaki her bireye eşit haklar sağlaması ve bu hakları etkin bir şekilde koruması lazım. Toplumun bazı bireylerini din, dil, etnisite, cinsiyet, cinsel yönelim gibi nedenlere dışlamak, kapsayıcı kurumlar ve kapsayıcı büyüme politikalarıyla çelişir.
Üçüncüsü, ekonominin şahlanmasını aşırı derecede arzulayan kamu otoriteleri pek farkında olmasa da ekonominin performansı ile ne kadar kapsayıcı olduğu arasında bir ilişki var. Bu konuda pek çok çalışma var ama ben özellikle LGBTİ+ bireylere yönelik dışlayıcı veya kapsayıcı politikaların kişi başına düşen milli gelirle ilişkisine bir bakalım derim. Lee Badgett'in diğer iki araştırmacı ile birlikte
World Development dergisinde yayınladığı bir
çalışma (2019), özellikle LGBTİ+ bireyler için kapsayıcı olan iktisadi ve sosyal politikaların, yani LGBTİ+ bireylerin ekonomik sosyal ve politik yaşam alanlarına dahil edilmesinin pozitif makroekonomik sonuçlarla ilişkili olabileceğini gösteriyor. Literatürde bu ilişkinin yönü ile ilgili tartışmalar var. Soru şu: kapsayıcılık mı iktisadi büyüme getiriyor yoksa yüksek milli gelir mi kapsayıcılığa neden oluyor. Benim anladığım kadarıyla, her ikisi de bir ölçüde doğru. Yani, bir taraftan, daha fazla kapsayıcılık iktisadi refaha katkı yapıyor. Diğer taraftan da milli gelirin artması insan haklarına olan talebi arttırarak kapsayıcılığı arttırıyor. (Makalede iki bakış açısı daha sunuluyor, onlara da siz bakarsınız.) Her halükarda, LGBTİ+ bireylerin toplumdan dışlanmasının ülkelerin insan sermayesine zarar verdiği ve dolayısıyla ülke ekonomisi için de zararlı olduğu açık. Lee Badgett'in “
The Economic Case for LGBT Equality” başlıklı kitabı, anti-LGBTİ+ pratiklerin iktisadi olarak da zararlı olduğunu söylüyor ve LGBTİ+ bireylerin eşitliği ve özgürlüğü için çalışmanın ülkelerin iktisadi ve sosyal kalkınmasına da katkıda bulunacağını söylüyor. Bagdett ve diğerleri (
2019) yaptıkları çalışmada LGBTİ+ bireylerin hak ve özgürlükleri ile kişi başına milli gelir arasında pozitif bir ilişki olduğunu gösteriyorlar. (“İktisadi ve sosyal politikaların LGBTİ+ bireyler için ne kadar kapsayıcı olduğunu nasıl ölçeriz?” diye düşünüyorsanız, Bagdett ve diğerlerinin (
2019) makalesi dışında UNDP'nin 2016'da yayınladığı
çalışma metnine de bakabilirsiniz.)
Journal of Economic Perspectives dergisinin Bahar 2021 sayısında “
LGBTQ Economics"başlıklı bir makale yayınlandı. Konuyla ilgili literatürü merak edenlerin bakmasını tavsiye ederim. Özellikle işgücü piyasasındaki ayrımcılık ve bu ayrımcılığın sonuçlarıyla ilgili kısım, iktisatçıların ve iktisat öğrencilerinin ilgisini çekebilir.
American Economic Association‘un makalenin yazarlarından biri olan Lee Badgett ile yaptığı (ve geçen hafta yayınlanan)
söyleşiyi de okumak isteyebilirsiniz. Lee Badgett, cinsel yönelim iktisadı alanında çalışan ilk akademisyenlerden
biri.
Bilmeyenler için not edeyim, iktisatta ayrımcılık iktisadı diye bir alan var. Gary Becker'in meşhur
The Economics of Discrimination (1957) başlıklı kitabı konuyu ilk inceleyen eserlerden biri. Merak edenler, genel yaklaşımın özeti için Caroline Kraft'ın
Economics for the Greater Good başlıklı açık erişim kitabının
6. bölümüne bakabilirler. Lee Badgett'in
Handbook on the Economics of Discrimination başlıklı kitap için yazdığı
makale, cinsel yönelim temelli ayrımcılıkla ilgili literatürü özetliyor. Literatürün önemli isimlerinden Kenneth Arrow 1998'de Journal of Economic Perspectives'te ırk temelli ayrımcılık ile ilgili bir
makale yayınlamıştı. Yine aynı dergide, geçen sene yayınlanan bir başka
makale de temel tartışma noktalarını özetliyor. Daha teknik bir şeyler isteyenler, David Autor'un
ders notlarına da bakabilir.