Evernote'taki dosyalarım arasında dolaşırken eski bir yazıya denk geldim. Tekrar okudum, hatırladım, iyi oldu. Yemek, göç, ev, yeniden yerleşme üzerine. Oldukça iyi, yazı
burada.
Eve, yemeğe, özellikle anne elinden çıkmış bir ev yemeğine duyulan arzu, evin ve içerdiklerinin yokluğundan ötürü insanda kedere dönüşür. Bir başka deyişle, var olma ve eyleme gücümüz zayıflar. Dolayısıyla, evini özleyen bir göçmenin, tanıdık, bildik bir yemekle karşılaşmasının bedeninde ve ruhunda oluşturduğu duygulanış, sevgiyi ve nefreti belki de aynı anda yaşatır.