Valla olmaz olasıca şu pandeminin ilanından sonra fena halde sardığım iki yönetmen. Her ikisinin de daha önce filmlerini parça parça izlemiştim ama yoğun olarak ve sırasıyla hiç bu kadar üzerine düşmemiştim. Film dili ve hızı olarak iki ayrı uçtalar bu arada.
David Fincher’ın filmlerindeki o hızı, tempoyu ve gözünü kapatmamacısına bağlayan aksiyonunu severdim zaten de geçen birkaç ayda büyük saygı duydum adama. Ya örneğin Facebook'un kuruluşunu anlattığı
Social Network filmi. Bir insan bu kadar aleni ve aslında sıkıcı bir konuyu nasıl böyle bir tempo ve hızda pat pat pat çekebilir ya? İnanmak güç. Büyük adam. Ayrı ayrı bahsederek uzatmayacağım, bulduğunuz filmini ve dizisini kaçırmayın.
Nuri Bilge Ceylan filmlerinin üçüyle yakın ilişki kurdum bu ara. Kış Uykusu, Bir Zamanlar Anadolu'da ve Ahlat Ağacı. Kamera arkalarını izleyerek, hakkında çıkan yazıları ve kitapları okuyarak izledim bu filmleri tekrar. Çok çok iyi oldu. Bazılarını paylaşayım.
- Kış Uykusu hakkında gerçekten iyi yazı.
- Ahlat Ağacı'na yönetmenin nasıl ve neden başladığıyla alakalı bir dergide yayınlanan kendi yazısı.
- Bu da Ahlat Ağacı hakkında bir izleyicinin yorumu.
- Ercan Kesal, Bir Zamanlar Anadolu'da filminin senaristlerinden ve hikayenin de sahibi aslında. Yıllar önce Keskin'de başladığı doktorluk zamanlarından kalma, kendi başından geçen bir hikaye. Evvel Zaman kitabını filmin hikaye, yazım, çekim aşamalarında tuttuğu günlük notlardan oluşturmuş. Çok akıcı, ilgi çekici ve güzel. Filmi izlediyseniz okumanızı tavsiye ederim. Çoğu yerde vaay, hadi be, ooo demişliğim var, sanki filmi ben çekiyormuşum veya yazıyormuşum gibi. Sinemayla uğraşanlar için de ayrıca bir ders kitabı sayılır aslında.