Boş zamanınız var mı?

Benim için çok yoğun ama bir o kadar da bereketli geçen iki haftanın sonrasından merhaba. İş tarafında bir eğitim programına dahil olduğum için önceki hafta bu bülteni gönderemedim. Akşamları bile bilgisayar başından kalkamadığım hızlı bir eğitim programıydı bu. Ama tüm bu yoğunluğa rağmen bana göre güzel içeriklerle de karşılaştım. İsterseniz sözü çok uzatmadan bunlara bakalım.

Boş kaldığınızda rahatsız olduğunuz zamanlar oluyor mu? Boş zaman derken mesela metroyla veya otobüsle bir yerlere gitmek de olur canınızın hiçbir şey istemediği zamanlar da. Bir ara böyle zamanlardan ben aşırı rahatsız olurdum. Bir şeyler okumadığım veya izlemediğim zaman kendimi eksik hissederdim. Metroda giderken bir şeyler izlemeliyim ya da şurada iki dakika duruyorum açayım şunu okuyayım demediğim zaman rahatsız oluyordum, sanki onu yapmak zorundaymışım veya yapmadığım zaman bir şeyleri kaçırırmışım gibi bir his. Bu sıralar çok fazla olmuyor ama eskisi kadar yoğun değil. Halbuki boş (ama gerçekten boş) zamana insanın ihtiyacı çok fazla. Buna siz de şahit olmuşsunuzdur belki. Zaten dolu zihninizi boşaltmanın belki de en iyi yolu günün belli bir kısmında gerçekten boş olmaktan geçiyor. Veya yapmak zorunda olmadığınız şeyleri yapmayı da buna dahil edebiliriz belki. Boş zaman hakkında geçtiğimiz iki hafta çok güzel iki yazı okudum. Mutlaka tavsiye ederim. Birincisi zamanınızın en fazla yüzde 70'ini planlamanızı öğütlüyor, ikincisi de boş zamandan bahsediyor. Konuya ilgiliyseniz daha güzel yazılarla karşılaşmanız da olası.

Twitter'ı aktif olarak kullanan gazetecilerin takipçileri üzerinden bir araştırmaya denk geldim. Yankı odalarının ve kutuplaşmanın tartışıldığı bu uzun araştırmaya göz atmalısınız.

Yoğun bir şiir okuyucusu değilim ama okumayı severim. Hatta şiir konusunda başka insanların okumalarını veya yorumlarını duyunca yaşadığım şaşkınlığı anlatmam imkansız. Şair burada şunu demek istiyor denince önce bir kulak kabartıyorum sonra alla alla ben bunu neden çıkartamadım ki bundan diye şaşırıyorum. Ama büyük saygı da duyuyorum o ayrı, asla küçümsemiyorum. Şiir de, onu okumak da başka mesele gerçekten. Geçenlerde duymuşsunuzdur Sezai Karakoç vefat etti. Allah rahmet eylesin. Diğer kitaplarını, yazılarını filan okumadım ama şiirlerini okurdum. Severdim de. Evde iki tane Gün Doğmadan kitabı var. Birisi benim diğeri de Semra'nın. Semra'ya ilk hediye ettiğim kitap. O yüzden bir başkadır Sezai Karakoç benim için. Ama geçen hafta öyle bir yazı yayınlandı ki şair hakkında hayran kaldım. İsmini ilk defa duyduğum Ayfer Feriha Nujen yazmış. Okuyun, şiir gibi.

Matematik ve geometri hiçbir zaman sıkılmadığım iyi ayrı zevk benim için. Hele geometriye bayılırım. Haluk Hoca'nın YouTube kanalının amansız bir takipçisiyim o yüzden. Geçenlerde bu sorunun cevabını anlattığı kısa bir video yayınladı. Çok hoşuma gittiği için buraya alıyorum. Aslında öğrencilerin de takip etmesi gereken bir kanal. Sınava filan hazırlamaz sizi ama kafanızı açar, misler gibi olur beyniniz, böyle pambık gibi.

Matematik demişken denk geldikçe izlediğim, Ali Nesin'in olasılık üzerine konuştuğu şu harika felsefi dersi tavsiye edeyim.

Dün başladı. İki büyük usta 14 maç oynayacak. Dünkü ilk maç tam 4.5 saat sürdü. Hepsini izleyemedim ama zaman zaman baktım. Ama özetini izledim. İlgileniyorsanız takip edip özetlerini izlemenizi tavsiye ederim. Maçları canlı olarak her gün 15.30'da chess24 Türkçe kanalından takip edebilirsiniz.

Satranç demişken Meryem ile her gün oynamaya gayret ediyoruz. Oldukça ilerledi, oyun kurmaya yavaş yavaş başladı. Okulda da satranç kulübüne devam ediyor. Hocasıyla karşılaştım bir iki taktik aldım öğretmeyle alakalı. İnşallah bıkmadan ilerlemesini istiyorum. Benimle oynamayı da seviyor. Bana iyi bir rakip olmasını istiyorum, hatta benden daha iyi oynamasını.

Bu ağı ve çalışmalarını daha önce duymuştum ama nasıl olduysa Hacer Foggo'yu bilmiyordum. Bu sohbetle tanımış oldum.

Bülteni bu hafta benim yazdığım teknik bir yazıyla bitireyim. Growth, yani büyümeyle alakalı. TRT'nin toplamda 5 milyondan fazla indirmeye sahip mobil uygulamalarından TRT İzle, TRT Dinle ve TRT Bil Bakalım ekipleri bünyesinde kurulan ve başından beri yer aldığım üç ayrı büyüme takımının kuruluş ve toplantı aşamalarında yaşadığım tecrübeleri anlattım.

Buradan okuyabilirsiniz.

Söyleyeceklerim bu kadar.

Selamlar.